KIZARSAM ARIZA ÇIKARIRIM
Bu proje kapsamında neler yapacaksınız?
- 17 şubat’ta Küçükçekmece Belediyesi’ne gittik. Orada 100 kadına bedelsiz sağlık kontrolü yapıldı. Yanımızda jinekoloji derneğinden doktorlarımız vardı. Siz neden oradaydınız derseniz... “Doktor var, gelin” dediğimizde hiçbir kadın kalkıp gelmez. Ama dizilerde izledikleri, bir dergide görüp beğendikleri isimler uzmanların yanında yer alınca geliyorlar. Gelince de bilinçleniyorlar. Hem belki o 100 kadından bazıları tehlikeli hastalıkların başlangıcındadırlar ve bu basit adımla belki birçok hayat kurtarmış oluruz. Bu şekilde düşünüyoruz.
Türkiye’nin kanayan yarası olarak gördüğünüz ve ileride el atmayı düşündüğünüz bir projeniz var mı?
- Ben hep eğitimden yola çıkılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü toplumumuzun okuma alışkanlığı yok. Çocuklara verilen eğitim yeterli değil. Böyle sürekli kanayan bir yaranın üzerine gidilmez mi?
Bugüne dek yer aldığınız projelerde, ekip arkadaşlarınızla hep omuz omuza göründünüz. Biz mi yanılıyoruz, yoksa siz gerçekten birçok kompleksini aşmış insanlardan mısınız?
- Aşmışlık değil ama ben bu işe başladığımdan beri kendimi telkin etme noktam biraz farklı. Mesela haftada bir psikoloğuma giderim ve konuştuğum zaman kendimi bulduğum farklı alanlar vardır. Sokakta yürürken de kendimi farklı hissetmem. Çünkü biliyorum ki şöhret geçici... O bir motif ve kaç yıkamada gideceğinin garantisi yok! Ben hiçbir zaman “ınsanlar benim hakkımda ne düşünür” de demedim. Her zaman kendi doğrularımı, bunlarla ne kadar mutlu olabildiğimi ve bu doğrularımla insanların gözünde kendimi nereye koydurabildiğimi düşündüm. Beni üzdükleri anda ise kendimi geri çekmeyi bildim. Bu sayede çevremde beni takdir eden, seven, yanlış yaptığımı düşünse bile arkamda olan, beni düşünen çok enteresan bir topluluk oluştu.
Hayatınızın aşkını buldunuz mu?
- Evet, ama “hayatımın aşkı” demeyelim. Çünkü daha önce de aşık olmuştum. Eşim Engin (Akgün) hem hayat arkadaşım, hem dostum, hem kocam, hem ailem, yani her alanımı dolduran bir adam...
Tecrübe kazandıkları için insanların ikinci evliliklerinde daha mutlu olduğu söylenir. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?
- Bir insan isterse belli süreçlerden geçerek kendini değiştirebilir. Ama özü değişmez. Evlilik de çok öz olarak yapılan bir alışveriş. Onda maske yok, yalan yok, “şimdi söylemem, içimde kalsın” diye bir şey yok. Çünkü “ölene kadar” diye çıktığınız bir yolculuk. O yüzden eğer o hata özündeyse, her zaman tekrarlarsın. Yani senin özünde bir arıza varsa onu 35’inci evliliğinde de yaparsın. Ama önemli olan o arızayı karşındakinin ne kadar sorun ettiğidir.
Sizin özünüzde hiç arıza yok mu?
Sıkıntı yaşatacağım konuları dürten bir eşim yok diyelim... Çünkü benim sıkıntılarım bellidir. Yalan söylerse, bir bağımlılığı varsa, güvenmiyorsam arıza çıkarırım. Bir de çabuk sinirlenirim, ama onu da eşim (belki benden 6 yaş büyük olduğu içindir) güzel telafi ediyor. Çok olgun ve özgüveni çok yüksek. Bir ortamda tanınıyor olmam, birlikte olduğum adamları hep rahatsız etmiştir. “Sana mı bu servis, bize yok mu? Biz niye karşılanmıyoruz” diyorlardı eskiden. şimdi eşim diyor ki “Çok mutluyum seninle evli olduğum için. El üstünde tutuluyoruz her yerde”... Yani bana yapılan ikramın bize yapıldığını fark eden bir adam.